FOÇA'NIN (PHOKAİA) TARİHÇESİ "AİOLLERDEN OSMANLILARA FOÇA (PHOKAİA) TARİHÇESİ
Farklı arkeologların farklı zamanlarda yapmış oldukları kazı çalışmaları sırasında elde edilen bulgular, “Foça’nın Kuruluş Tarihini” dört – beş bin yıl geriye götürmüştür. Son dönem kazılarda bulunan bir seramik parçası, Foça’nın kuruluşunu M.Ö 2000’li yıllara yani Tunç Çağına götürse de, en yaygın bilinen ve yazılan tarihi ile Foça, Yunanistan’ın orta kesiminde yaşayan Aioller tarafından kurulmuştur.
AİOLLER
Ana yurtlarında yaşamlarını tarım ve hayvancılıkla sürdüren Aioller M.Ö. 11.yüzyıl’da kuzeyden gelen Dor’ların baskısıyla göç etmek zorunda kaldılar. Atina krallarının yardımıyla İzmir’in kuzey kesimlerini yurt edindiler. Başkentleri Aliağa hudutları içinde kalan Antik Kyme kentiydi. Phokaia (Foça), Aiollerin on iki kenti arasında en son kurulanıydı. Aioller tıpkı ana yurtlarında olduğu gibi Foça’da da tarım ve hayvancılık yaparak yaşamlarını sürdürebilmek için arazinin uygunluğundan dolayı şehirlerini Büyükdeniz cıvarında kurdular.
Dorlar ise; Yunanistan’ın orta kesimlerine yerleşmekle yetinmediler. Zaman içinde daha da güneye indiler. Yunanistan’ın kıyı kentlerinde yaşayan; balıkçılık, gemi yapımı ve ticaret ile uğraşan İyonları da yurtlarından ettiler. Aioller kuzey, İyonlar güney Ege’yi yurt tuttular.
İYONLAR
İzmir’in (Smyrna) güneyinden başlayarak Milet’e kadar birçok şehir kuran İyonlar, içinde birkaç doğal limanı olan Foça’yı gördükten sonra “Asıl buraya yerleşmeliymişiz. Gittiğimiz ve kurduğumuz her şehirde bin bir güçlükle limanlar yaptık. Oysa Foça’da birbirinden güzel, çok sayıda doğal liman var” dediler. Başkent Kyme’ye gittiler. Yönetim ile yapılan görüştüler. Foça’nın o zamanlar ada olan bugünkü Kale içi bölgesine yerleşim izni aldılar. Bu yerleşim zaman içinde Foça’nın bir İyon kenti olmasına yol açtı.
İyonlar, dünyanın başka yerlerinde yapılan geniş ve tombul yelkenlilerin aksine mühendislik harikası olan ince, uzun, beş yüz kişi taşıyabilen elli kürekli ticari gemiler yapıyor ve bu gemilerle uzak mesafelere yolculuğa çıkıyorlardı. Ticari zekâları ve denizcilikteki başarıları sayesinde önce Miletli İyonlarla birlikte Nil deltasında Naukrakis; ardından Karadeniz’de Samsun (Amisos) (MÖ.650 yılında) kolonilerini kurdular. Kültür ve sanat alanında da gelişen Foçalı İyonlar, edindikleri tecrübe ve cesaret ile MÖ 654 yılında bu kez (Miletliler dahil) hiç kimseyle ortaklık yapmadan Lapseki’yi (Lampsakos) kolonisini oluşturdular.
Takip eden yıllar onları Akdeniz kıyılarına yönlendirdi. Kurdukları Thurion, Mithymna (Molivos), Malaga, Nis, Alalia gibi irili ufaklı yirmiden fazla koloni içinde Marsilya en önemlilerinden biri oldu.
Kolonilerle ticaretlerini geliştirirken, bu kentlere kültür ve sanat aracılığı ile medeniyetlerini de götürdüler. İyonlar döneminde Foça, ekonomik, ticari ve kültürel açıdan dünyanın en önde gelen şehirlerinden biri oldu. Dönemin en parlak şehirlerinden Semerkant ile boy ölçüşmeye başladı. Foça^da felsefe, mimarlık ve heykeltraşlık ön sıralardaydı. Lade Deniz Savaşını yöneten Komutan Dionysos, alanlarında dünyaca tanınan heykeltraş Telephanes ve mimar Thodoros da Foçalıydı.
Denizcilikte sınır tanımayan Foçalılar Adriyatik denizi, İtalya kıyıları ve Korsika üzerinden Endülüs’teki Tartessos’a kadar uzandılar. Burada Kral Arganthonios’un sevgi ve güvenini kazandılar. Kral Arganthonios Foçalı İyonlara Foça’yı terk ederek kendi ülkesine yerleşmeyi teklif etti. Teklifini kabul etmeyen Foçalılara büyük miktarda para vererek, Pers tehdidinden korunmaları için sur duvarlarını sağlamlaştırmalarını ve yükseltmelerini istedi. Kral Arganthonios’tan gelen destekle Foça sur duvarları sağlamlaştırıldı, yükseltildi ve genişletildi.
PERSLER
Lidya Kralı Alyattes’in MÖ 600’lerde Smyrna’yı yıkmasının ardından Ege’de ticari ve ekonomik üstünlük Foça’ya geçti. Değerlerine değer katarak daha da güçlenen Foça, refah düzeyiyle altın çağını yaşadı. Üzerinde Fok, Herakles, Zeus, Griffon gibi figürlerin olduğu kendi elektron sikkelerini bastıran nadir kentlerden biri oldu. Foçalıların güçlü parası İzmir’in güneyindeki İyon kentlerinden olan Klazomenai, Kolophon, Teos, Lebedos, Erythrai’de, kurdukları kolonilerde, Phokaia’nın kuzeyinde bulunan Aiol kentleri Kyme, Myrina, Pitane’nin (Çandarlı) ve Midilli Adasında da geçerli ve kullanılır oldu.
Foça’da (Phokaia) her şeyin güllük gülistanlık olduğu bir dönem yaşıyordu.
Pers Kralı Kyros MÖ 546 yılında, daha önce kendisine saldırı düzenleyen Lidya Kralı Kroısos’u tahtından indirmek ve topraklarını ele geçirmek için Kızılırmak’ın öteki yakasından yola çıktı. Güçlü ordusuyla Sardes’i ele geçirerek Lidya’yı topraklarına kattı. Persler, başta Milet olmak üzere İyon kentlerine deniz ticarinde kısıtlamalar ve ağır vergilerle baskı uygulamaya başladı.
İyon kentleri duruma isyan ettiler. Lade adası açıklarında yapılacak bir deniz savaşı için Perslere karşı güçlerini birleştirdiler. Foçalı İyonlar da birkaç gemi göndererek savaşa destek verdiler. İyon güçlerinin başına komutan olarak Foçalı Amiral Dionysos getirildi. Ancak Sisam adasından gelen İyon birlikleri daha savaş başlamadan geri çekildi. Bu durum İyon birliklerinin dengesinin bozulmasına yol açtı. Zayıflayan İyon birliği savaşı kaybetti.
Pers Kralı, bu kez İyonların yanında yer alarak Lade Savaşına destek veren Foçalıları cezalandırmak ve Phokaia’yı topraklarını katmak üzere Harpagos komutanlığında bir ordu gönderdi. Persler Foça kapılarına dayandığında kenti çevreleyen surlar karşısında şaşırdılar. Harpagos, Foçalıların teslim olmaları halinde şehri yakıp yıkmayacağını söyledi.
Foçalılar düşünmek ve karar vermek için bir gün süre istediler. Özgürlük ve bağımsızlıklarına düşkün Foçalılar, aldıkları bir günlük sürenin gecesinde gizlice, ince, uzun ve hızlı gemilerine bindiler. Şafak sökmeden, sessizce hareket ettiler. Limandan dışarı çıktıkları noktada, en büyük gemiden denize bir kılıç attılar.
Geminin pruvasında bulunan, diriliği ve erken uyanışı sembolize eden Gal Horozu’na hitaben“Bu kılıç su yüzüne çıktığında sevgili vatanımıza geri döneceğiz” dediler ve Foça’dan ayrıldılar.
Pers Komutanı Harpagos, tedbiren gece boyu sur duvarlarının kenarına topraktan höyükler, tepecikler yaptırdı. Sabah oldu. Süre doldu. Foçalılardan ses çıkmadı. Komutan ordusuyla tepecikleri aşarak surların içine girdiğinde bomboş bir şehir ile karşılaştı. (MÖ.546)
Ayrılan Foçalılardan bir bölümü bir süre sonra ve bir gece yarısı geri döndü. Athena tapınağı civarında nöbet tutan Pers askerleriyle çatıştılar. Nöbetçileri öldürdüler ama istedikleri sonucu alamayacaklarını anlayınca gemileriyle Foça’dan ebediyyen uzaklaştılar.
Gün ağardığında Pers komutanı ölen askerlerini görünce şaşkına döndü. Çok sinirlendi. Foçalılara inançları üzerinden acı vermek için Athena tapınağını yıktırdı.
Perslerden günümüze kalan en önemli eser; Foça-İzmir karayolu üzerindeki, büyük bir kayaya oyularak yapılmış Pers Anıt Mezarı’dır. Bu mezarı Pers Kralı Kroısos, Lidya’da kendisiyle birlikte savaşırken ölen Susa Kralı Abradatas ile onun, ölümünün ardından intihar eden karısı Panthea için yaptırdı.
BÜYÜK İSKENDER
Uğradığı suikastle hayatını kaybeden Makedon Kral II. Philip’in ardından koltuğuna oğlu Büyük İskender oturdu. İskender; kısa sürede Anadolu topraklarını ele geçirerek Perslerin egemenliğine son verdi. Hindistan’a kadar ilerledi.
Büyük İskender’in ardından Foça, Bergama Krallığının yönetimine girdi. Sınırlarını Antalya’ya kadar büyüten Bergama Kralı lll. Attolos, ölümünden sonra topraklarının Roma imparatorluğuna bağlanmasını vasiyet etti. Ama ölünce, yeğeni Eumens vasiyetini kabul etmedi. Topladığı güçlerle Romalılara karşı savaştı. Eumens’un ordusu savaşta yenik düşünce Foça, Roma İmparatorluğunun topraklarına katılmış oldu. Roma Cumhuriyetini yönetenler; savaş sırasında Eumens’e destek verdiği için, Foça’yı yakıp yıkmak istedi.
Ancak savaşlarda üstün başarılar elde etmiş Romalı Komutan Pompeius’un yardımları sayesinde Foça özgürlüğünü koruyabilmiştir.
Foça; bir süre sonra İstanbul’u başkent yaparak Romalılardan ayrılan Bizanslıların yönetimine girdi.
Bu dönemde Cenevizli Manuela ve Benedetto Zacaria kardeşler, Foça’yı Bizans kralından kiralayarak, şap üretimini başlattılar. Şap üretimiyle Foça, MS 1265’ten sonra tekrar İyonların dönemindeki parlak yıllarına döndü. Şap dağında elli işçiyle başlayan şap üretimi ve ticareti ile Akdeniz’de yıldızı parlayan Foça yakınında, maden bölgesinde yaşayan nüfus 3 bini geçti. Burada 1307 yılında “ FOGLİA VECCHİA” adı ile bugünkü Yenifoça kurulmuş oldu. Şap madenin yarattığı refah ve zenginlik nedeniyle Foça ve Yenifoça sayısız korsan saldırılarına maruz kaldı. Orta Çağ’da başlayan sanayi ile kıymetlenen Foça şapı için, başta Venedik ve Ceneviz olmak üzere İtalyan şehir devletleri birbiriyle savaşarak Akdeniz’de üstünlüğü ele geçirmeye çalıştılar.
OSMANLILAR
1454 yılında Sakız seferinde başarılı olamayan Yunus Paşa padişaha hediye ganimet götürebilmek için Yenifoça’yı kuşatarak aldı Osmanlı topraklarına dahil etti. Bölgeden gelen ganimetler de vardı. Aradan geçen birkaç ayın sonunda Fatih Sultan Mehmet’in emriyle gelen başka bir donanma bu kez Foça’yı alarak Osmanlı İmparatorluğu topraklarına kattı. Osmanlılar; Fatih Camii ve Beşkapılar Kalesi’ni Foçaya kazandırdı. Sur Duvarlarını onardı. 1880’lerde Büyükdeniz kıyılarına, kazık çakma yöntemiyle eşi benzeri olmayan doğal ve büyük bir liman yapıldı. Tuz depoları inşa edildi. Kayıtlara göre 1894 yılında Foça Limanı’na farklı bandıralı 363 vapur ve 2 bin 706 yelkenli giriş yaptı. Osmanlı döneminde Foça ekonomik açıdan bir kere daha eski parlak yıllarına geri döndü.
26.02.2023
Sebahattin Karaca
Kaynaklar:
George BEAN
Ernst LANGLOTZ
Dêzsy
Prof Dr. Zeki ARIKAN
Dr. Erkan SERÇE
Arzu Yılmaz ARSLANTÜRK KTÜ Arş.Gör.